Tadao Ando ve Dingin Mimari Tarzı
Tadao Ando günümüzün en etkileyici mimarlarından biridir. Minimalist ve dingin tasarımlarıyla dünya çapında ün kazanmayı başarmıştır. Muhteşem binalarını incelediğimizde, kendine has projelerinin onun sıra dışı bir mimar olarak tanınmasını sağladığını söyleyebiliriz.
Mimarın tasarladığı harika projelere memleketi olan Osaka ev sahipliği yapıyor. Tadao Ando’nun yaratıcı ve yapısal yeteneklerinin en ilginç yanı ise bu konuda herhangi bir resmi eğitim almamış olması.
Tadao Ando kendini mimarlığa adamadan evvel boks da dahil olmak üzere birçok farklı şeyle uğraştı. Tokyo’ya seyahat edip ünlü mimar Frank Lloyd Wright tarafından tasarlanan İmparatorluk Sarayı’nı ziyaret ettikten sonra ise kendini mimarlığa adamaya karar verdi.
Önceden de söz ettiğimiz gibi Tadao Ando mimarlık eğitimi almadı. Bunun yerine, kendi kendini eğitti. İkinci el mimarlık kitapları satın aldı, akşamları çizim kurslarına devam etti ve uzaktan eğitimle iç tasarım dersleri aldı. Muhteşem binalar görmesine olanak sağladığı için dünyayı gezmesi de onun için çok büyük bir artı oldu.
“Mimarinin çok fazla bir şey anlatması gerektiğine inanmıyorum. Mimari yapı sessizce varlığını sürdürüp güneş ışığı ve rüzgarı içine almalı.”
-Tadao Ando-
Tadao Ando: Özel Hayatı ve İşleri
Ando, 1942 yılında Osaka’da dünyaya geldi. Gençliğinde hayatını amatör boksa adadı. Fakat mimari kariyerine odaklanmaya karar verdiğinde bunu tamamen bıraktı. Mimarlık anlamında aldığı dersler genellikle okumalarından ve dünyanın farklı yerlerine seyahatlarinden ibaret.
Afrika ve Avrupa seyahatlarinin yanı sıra, pek çok kez Amerika’yı da gezme şansı elde etti. Eğitiminin bir parçası olarak geleneksel Japon mimarisi üzerine çalıştı. 1968 yılında Japonya’ya geri döndü ve memleketi olan Osaka’da Tadao Ando Mimarlık ve İştirakleri’ni kurdu.
1976 senesi Tadao için oldukça önemli bir yıl oldu. Bu dönemde Osaka’daki Japon Mimarlık Enstitüsü Tadao’nun Azuma Evi projesini ödüle layık gördü ve bu durum ona dünya çapında bir tanınırlık sağladı.
Tadao Ando Eserlerinde Japon Mimarisi Etkileri
Bu ev, sade ve dingin tarzının bir yansımasıydı. Yalnızca 65 m²’lik bir alandan oluşan binada, evin özel alanları oldukça başarılı bir şekilde bölünmüştü. Ayrıca avlu ve evin iç kısmı arasındaki sınır yıkılmış ve geleneksel Japon mimarisine yeniden bir kapı açılmıştı.
Azuma Evi ardından Kobe’deki Rokko Konutları I projesine başladı. Bu projesi sayesinde dünyanın en meşhur mimarları arasında anılmaya başladı. Bunun yanı sıra, Tokyo, Yale, Harvard ve Kolombiya üniversitelerinde ders vermesi için davetler aldı.
Tadao Ando’nun işleri geleneksel Japon mimarisi ve mimarideki modern hareketleri bünyesinde barındırması itibarıyla çifte bir etkiye sahiptir. Geleneksel mimari anlamında Osaka’daki büyüdüğü mahalleden ve geleneksel Japon tapınaklarından ilham almıştır.
Modern mimari bağlamında ise Le Corbusier, Mies Van der Rohe ya da Louis I. Kahn ilham aldığı isimler arasında yer almaktadır. İşlerinde brütalizm ve minimalizmin etkileri ağırlıklı olarak görülür.
Tadao Ando ve Dingin Mimarisi
Tadao Ando modern hareket kapsamında sayılabilecek şekil ve materyalleri Japonya’nın estetik açıdan hoş görünen mekansal geleneği ile birleştirdi. Binaları ve binalarının çevresindeki doğal alan, birbiri ile mükemmel derecede uyumludur. Bu sayede, nefes kesen düzenlemeler yapmayı başarmıştır.
Mimar Ando, materyalleri doğal formlarında kullanmaktan haz duymaktadır. Bundan dolayı, işlerinde görünür kalıp izlerine sahip çıplak beton kullanmayı tercih etmiştir.
Tasarımları oldukça ağırbaşlıdır. Dolayısıyla, modern zamanların tüketim materyalizmini reddeder. Binalarının basit kalmasını sağlamak adına çağdaş materyaller kullanır ve gereksiz süslemelerden kaçınır.
Ayrıca tam bir doğa aşığıdır. Projelerinde kendini daha iyi ifade edebilmek adına ışık ve suyu kullanır. Binalarındaki bu profesyonelliği sayesinde 1995 senesinde Pritzker Ödülü almaya hak kazanmıştır.
Rokko Dağı, Kobe, Japonya’daki Küçük Kilise
Rokko Dağı’ndaki küçük kilise, genellikle ünlü isimlerinin düğünlerinin yapılığı bir otelin arazisine ek bina olarak yapıldı. Muhteşem bir Osaka Körfezi manzarasına sahip, özel bir lokasyonda yer alıyor.
Ando’nun mimarideki temel prensiplerini bu projesinde de görebiliriz. Bu küçük kilise, basit geometrinin ışık ve gölge oyunlarıyla buluştuğu ve çıplak betonun metal ve camlarla bir araya geldiği bir eserdir. Bu projesini doğal ve doğrudan ışıkla birleştirerek bir bütünlüğe kavuşturmuştur.
Bu küçük kiliseye Batı mimarisinde de resmi bir rol oynayan çan kulelerinden eklemiştir. Bu dikey çan kulesi ile binanın yataylığını kırmayı hedeflemiştir.
Işık Kilisesi, İbaraki, Japonya
Bu küçük kilise Osaka’nın dışındaki İbaraki şehrinde yer alıyor. Bu kilisenin Tadao Ando’nun en sembolik mimari projelerinden biri olduğuna şüphe yok.
Işık Kilisesi, kilisenin çevresiyle ilişki kurmasına imkan tanıyan inanılmaz bir çerçeve sunuyor. Tutsak edilen ışığın temel bir kısmının kilisenin içine sızması sağlanıyor. Bu sayede, ışık bütün alana hükmedebiliyor ve mimarinin başrolünde oynuyor.
1989 yılında inşa edilen kilise, kısa sürede aynı alandaki eski Katolik kilisesinin yerini aldı. Işık Kilisesi boş ve dolu, aydınlık ve karanlık, hareket ve dinginliğin oluşturduğu kontrast ile kendini var ediyor.
İç alan çoğu kişinin yalnızca pencere olduğunu düşündüğü fakat esasında binanın kompozisyonunun bir parçası olan küçük boşluklar aracılığıyla aydınlatılıyor. Haç şeklindeki bu açıklık kilise mihrabının hemen arkasında yer alıyor. Doğal ışıklandırma bütün alana şiirsel bir algı katıyor.
Kilisenin öne çıkan noktası sadeliği. Bu özelliği ile süslemelerle dolu klasik kiliselerden ayrışıyor.
Su Üzerinde Kilise, Hokkaido, Japonya
Bu kilise, Japonya’nın kuzeyindeki Hokkadio Adası’nda yer alan Tomamu şehrinde bulunuyor. Ando bu kilisede de dinginlik, maddesellik ve ağırbaşlılık prensiplerini ön plana çıkarmıştır.
Bu kiliseyi özel kılan şey doğal çevresi ile olan etkileşimi. Tadao Ando bina ve doğa arasındaki mükemmel bağlantıyı yakalayabildi. Su Üzerinde Kilise, Tadao Ando’nun dünyevi ve kutsal olan ile boşluk ve sonsuzluğu harmanladığı en başarılı mimari projelerinden biri.
Bu kilise iki bütünden oluşuyor. 15 metrelik bir kare prizma ve 10 metrelik bir küp. Bu iki şekil bir köşede buluşarak 5 metrelik bir küp daha meydana getiriyor.
Kilisenin önünde 45 x 90 boyutlarında dikdörtgen şeklinde bir göl bulunuyor. 15’er metrelik platformlara ayrılmış bu göl farklı bir çevreleme imkanı sağlıyor. Bu göl herkesin kilisenin içinden görebildiği bir su meydanı görevi görüyor. Kilisedekiler fiziksel temas kuramasalar da, bu alanla görsel temas kurabiliyorlar. Kilise doğayla kusursuz bir iletişim kuruyor.
Sükunet Görselleri…
Görebildiğiniz üzere, Tadao Ando’nun mimarisi dinginlikle ruhani boyutları bir araya getiriyor. Mimarın uzmanlığında doğa da oldukça önemli bir rol oynuyor.
Tadao Ando böylesine gürültülü bir dünyada yüce mekanları dingin ve ruhani bir atmosfere büründürmeyi başarıyor.
“Bir alana öyle alelade bir biçimde yenilik katamazsınız. Çevrenizde gördüklerinizi, arazide var olan şeyleri de işin içine dahil ederek gördüklerinizi yorumlamak için bu bilgileri modern düşüncelerinizle harmanlamalısınız.”
-Tadao Ando-