Frank Gehry Mimarisi - Modern Bir Usta

Geçen yüzyılın en yenilikçi, yaratıcı ve avangard mimarlarından biri Frank Gehry. Mimar, en iyi modern sanatçılardan biri olarak kabul ediliyor.
Frank Gehry Mimarisi - Modern Bir Usta

Son Güncelleme: 23 Mart, 2020

Son yıllarda ortaya çıkan yeni sanatsal hareketlerin bazılarını mutlaka duymuşsunuzdur. Bu sanat hareketlerine bir örnek de Frank Gehry mimarisi. Son derece benzersiz tasarımlarla binalar inşa eden inanılmaz bir yaratıcı.

Çağdaş sanat hala ilerlemeye devam ediyor ve bir sınırı henüz yok. Günümüzde, artık, sanat için belirgin kurallar yok ve birçok eserde, soyut düşünce bir araç olarak kullanılıyor. Sanatçılar, günümüzde, geleneksel şekiller veya desenler kullanma veya yeni ortak formatlar oluşturma baskısını üzerlerinde hissetmiyorlar.

Çağdaş dünyada sanatçı, hayal gücünü serbest bırakabilir ve kendisini ifade etmenin yeni yollarını bulabilir. Mimarlık söz konusu olduğunda da, bu durum, diğer mimarların çalışmalarına benzemeyen yenilikçi yapılar biçimini alır. 20. yüzyılın bazı çalışmalarına bir göz atmak, bunu açıkça ortaya koyacaktır.

Frank Gehry kim?

Frank Gehry mimarisi sıradışı örneklerle dolu

1929 yılında Kanada’nın Toronto kentinde doğan bu mimar, tasarımları ile tüm zamanların en iyilerinden biri olarak kabul ediliyor. Harvard ve Paris’te de eğitim almış olmasına rağmen, mimarlık diplomasını Güney Kaliforniya Üniversitesi’nden aldı.

Fransa’dayken Le Corbusier’in çalışmalarını görme şansı buldu. Bu Fransız mimar, Gehry için önemli bir ilham kaynağıydı. Fransız başkenti Paris’in de üzerinde çok büyük etkisi oldu ve bir taraftan da, bu şehir, 20. yüzyılın ortalarında yaşayan diğer birçok sanatçı ile bağlantı kurma fırsatı verdi.

Mimar olarak tasarladığı binalar, sanat dünyasına neler sunabileceğinin açık birer işaretiydi. Çalışmaları tamamen yenilikçi olan ünlü mimar, sonunda, kariyerinin en önemli tasarımlarından bazılarında çalıştığı New York’a geldi.

“Donuk cam kutular oldukça soğuk ve insanlıkla çok da dost değil ve ben de bu durumu biraz biraz değiştirmeye çalışıyorum.”

-Frank Gehry-

Frank Gehry mimarisi ve temel özellikleri

Frank Gehry mimarisine bir örnek de dans eden bina

Frank Gehry’nin binalarının her biri diğerinden farklı. Yaptığı işlerin hiç birinde bir diğerinin tekrarına yer yok. Aynı zamanda, işlerinde kendilerine özgü olduklarını ve başka hiç kimsenin hiçbir eserine benzemediklerini açıkça ortaya koyan bir kişilik var. İşte tasarımlarının çoğunda onları benzersiz kılan içsel özelliklerden bazıları.

  • Burada anlaşılması gereken ilk şey, Frank Gehry’nin binalarını nasıl tasarladığı. Gehry, binalarını birer kalıp ile yaratılmış heykeller olarak görüyordu. Bu yüzden, yaptığı işlerde, sık sık, plastik nesnelere benzeyen görüntülere şahit olursunuz.
  • Hiçbir zaman bir binanın işlevsel taraflarını da gözden kaçırmayacaktır. Her zaman onu kimin için tasarladığını ve insanlık için ne gibi bir amacı olduğunu düşünerek hareket etmiş. Başka bir deyişle, Le Corbusier’in de ortaya koyduğu işlev ve estetik arasında önemli bir ilişki olduğu fikrini Gehry de devam ettirdi.
  • Hacimle oynayarak, binanın tüm bölümleri arasında ayrımlar oluşturmak için çeşitli yapıları kullandı. Binalarında, her bölüm tamamen avangard bir tasarıma sahip. Ayrıca olağandışı şekiller kullanılmış ve bu şekiller kesinlikle binalarda görmeye alıştığımız şeyler değil.
  • Öyle görünmeyebilir, ancak, Gehry her zaman geometrik tasarımları binaların temeli olarak kullanmaya çalıştı. Yapmak istediği şey, ilk gördüğümüz anda bizler için çok da anlaşılır olmayan eserler ortaya koymak. Şekilleri biraz değiştirip onlara kişisel imzası gibi estetik eğimler vererek bunu başarmış tabii.

Çalışmaları arasındaki bazı benzerlikler

Gehry otel

Bazı benzerliklere sahip iki binanın ilginç bir örneğini Bilbao’daki Guggenheim Müzesi’nde ve İspanya Elciego’daki Hotel Marqués de Riscal’da görebiliyoruz. Her iki bina da Gehry’nin kişiliğini ve sanatsal dokunuşunu güçlü bir şekilde hissettiriyor.

Müzenin inşasındaki amaç, büyük oranda binanın çeşitli bölümlerini bölmek için çeşitli şekilleri kullanarak bir açıklık duygusu yaratma çabası. Burada daha net bir geometri duygusu iletilmek istenmiş. Otelin yapısı daha çok hareket halinde olan bir cismin estetik hissini veriyor. Plastisite, örneğin, bu binada büyük rol oynamakta.

Dinamik bir duygu vermek amacının Frank Gehry mimarisinin anahtarı olduğunu her zaman aklımızda tutmamız gerekir. Bu binaların her ikisinde de durum böyledir ve hepsi, ünlü mimarın geleneksel mimari sistemlerini tamamen bozmak için şekilleri ve düzeni kullanma biçiminin bir parçası.

Her iki bina da inovasyon anlayışının ve avangard tasarımların mükemmel örnekleridir.

Frank Gehry mimarisi ve tasarımlarındaki oyunculuk

Minneapolis sanat galerisi

Basitçe söylemek gerekirse, Frank Gehry’nin tasarımları, muhafazakar mimari fikirlerden tamamen uzakta yer alır. Her zaman sanatında bir hareketlilik hissi ve yeni yönler yaratan yenilikçi yapılar yaratmaya çalıştı. Bu tarzı rahatlıkla bulabileceğimiz en iyi yerlerden biri de Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT).

Gehry, her zaman şekillerle oynamış ve hayal gücününün tümünü ve yaratıcılığını ifade etmek için mimariyi kullanmaya çaba gösteren bir mimardı. Eserleri arasındaki bizim favorilerimizden ikisi, Almanya’nın Rhein kentinde bulunan Vitra Tasarım Müzesi ve Minnesota eyaletindeki Minneapolis şehrinde bulunan Weisman Sanat Müzesi. Şansınız varsa, bu binaları çıplak gözle mutlaka görmenizi öneririz! Emin olun pişman olmayacaksınız.


Tüm alıntı yapılan kaynaklar, kalitelerini, güvenilirliklerini, güncelliklerini ve geçerliliklerini sağlamak için ekibimiz tarafından derinlemesine incelendi. Bu makalenin bibliyografisi güvenilir ve akademik veya bilimsel doğruluğa sahip olarak kabul edildi.


  • Haag Bletter, Rosemarie: La arquitectura de Frank Gehry, Gustavo Gili, 1988.