Oscar Niemeyer Müzesi - Curitiba'nın Gözü

Kasım 2002'de açılan Oscar Niemeyer Müzesi, Brezilya'nın Curitiba şehrinde bulunuyor. Kendine özgü göz biçimli tasarımı ve yayalar için yapılmış kıvrımlı rampaları ile müzeye ismini veren Brezilya'lı usta mimarın tüm özgün karakteristik özelliklerini yansıtıyor.
Oscar Niemeyer Müzesi - Curitiba'nın Gözü

Son Güncelleme: 16 Mayıs, 2020

Oscar Niemeyer, dünyaya inanılmaz bir mimari miras bıraktı. Brezilya’nın Curitiba şehrindeki Oscar Niemeyer Müzesi, muhteşem mimarın inanılmaz mirası olan binalar içindeki en güzel örneklerden biri. Müze, Bilbao’daki Guggenheim’dan veya Londra’daki Tate Modern’den yaklaşık % 50 kadar daha büyük ve bu haliyle de aynı zamanda da dünyanın en büyük müzelerinden biri.

Oscar Niemeyer müzesi, 380.000 metrekaresi bina olarak inşa edilmiş toplam 560.000 metrekarelik alana sahip ve sergiler için 180.000 metrekareden fazla alanı var. Müze, Castelo Branco adlı önceden var olan bir binanın bir uzantısı. Ayrıca Niemeyer tarafından tasarlanan müze, 1967 yılında Curitiba’nın merkez bölgesinde yer alıyor.

Müzeye yapılan yeni ek bina, büyük bir göz biçiminde ve Brezilyalı mimarın imzasını oluşturacağını düşündüğümüz unsurların çoğunu içeriyor. Buna ilave olarak, Oscar Niemeyer Müzesi, inanılmaz bir incelik ve büyüleyici bir güzellik ile öne çıkıyor.

Niemeyer’in veya Curitiba’nın Gözü olarak da bilinen müze, hem sergi hem de etkinlik alanlarıyla Brezilya’nın en büyük kültürel komplekslerinden birisi. Niemeyer’in mimarisinin bu ünlü örneği, kültüre büyük önem veren bir yapı.

Sanat dünyası ile ilgili çeşitli bölümlerin yanı sıra bir oditoryum, plaza, kafeler ve açık alanlara sahip. Müze görsel sanatlar, mimari ve tasarımla yakından ilişkili ve geniş bir sergi koleksiyonuna sahip.

Oscar Niemeyer, mimariye adanmış bir hayat

Oscar Niemeyer

Bu olağanüstü mimar 1907 yılında Rio de Janeiro, Brezilya’da doğdu. 1934 yılında Rio de Janeiro’daki Belas Artas Ulusal Okulu’nu bitirdi. Onun ayırt edici tarzı büyük ölçüde Le Corbusier ile yaptığı çalışmanın bir ürünü. Bu ikili, çeşitli vesilelerle, özellikle de Rio de Janeiro’daki yeni Eğitim ve Sağlık Bakanlığı’nın inşası için birlikte çalıştı.

Niemeyer’in hayatındaki bir diğer önemli figür mimar Lúcio Costa‘dır. New York Dünya Fuarı’ndaki Brezilya standında ortaya çıkan bir proje üzerinde işbirliği yaptılar. Oscar Niemeyer daha sonra yapılarına göz alıcı ve çekici bir güzellik katan kıvrımlı tasarımlarıyla ünlü oldu.

1956’da, Oscar Niemeyer’den, Lúcio Costa ile birlikte Brasilia adıyla anılacak Brezilya’nın yeni başkentini geliştirmesi istendi. Bu büyük projenin tamamlanması 4 yıl sürdü. Bu proje, Niemeyer’in laboratuvarı oldu ve günün sonunda onun yaptığı işleri karakterize edecek tüm eğrileri ve kemerleri denemesine izin verdi.

Brasilia, şimdi, Palacio da Alvorada (1957) ve Fatima’nın Şapeli (1958) gibi en ünlü eserlere ev sahipliği yapıyor. Ulusal Tiyatro (1958), Ulusal Kongre (1958), Metropolitan Katedrali (1958) ve Itamaraty Sarayı’nı (1962) da bu şehirde bulabilirsiniz.

İspanya’daki Niemeyer eserleri

İspanya'daki Avila Center

Bütün bunlarla beraber, Niemeyer’in en büyük projelerinden biri Avrupa’da bulunuyor: Oscar Niemeyer Uluslararası Kültür Merkezi. Bu avangard yapı, en iyi çalışmalarının bir örneğidir.

Ünlü mimar, yıllar boyunca, 1970 yılında Amerikan Mimarlar Enstitüsü’nden aldığı AIA Altın Madalyası da dahil olmak üzere birçok ödül kazandı. 1988’de Nobel mimarlık ödülü olarak kabul edilen Pritzker Ödülü’nü de alan mimar, 1989’da da Asturias Prensi ödülünü kazandı.

Oscar Niemeyer, 5 Aralık 2012’de Rio De Janeiro’da 104 yaşında öldü.

“Mimari; hayaller ve fantaziler, cömert eğriler, geniş ve açık alanlar meselesidir.”

Oscar Niemeyer

Oscar Niemeyer Müzesi

Müzenin gece görünümü

Genellikle Göz olarak bilinen Oscar Niemeyer Müzesi, Brezilya Paraná eyaletinin domestik bir ağaç türü olan araucaria’nın siluetinden esinlenmiş. Bu stil ve şekil, Niemeyer tarafından boyanmış sarı fayanslarla süslenmiş dikdörtgen bir tabanla desteklenir.

Kullanılan malzemeler, Niemeyer’in eserlerinin çoğunda bulunan malzemeler: beton ve cam. Göz, binayı ve çevresini yansıtan bir su havuzunun üzerinde yükselir. Neredeyse 100 metre yüksekliğinde olan bina müzenin ana sergi salonuna da ev sahipliği yapıyor.

Yeni ek bina, binanın orijinal işlevini yeniden canlandırmak için tasarlandı: eğitime adanmış bir alan. Bu tasarımla, Niemeyer, kendi özgün çalışmalarını yeniden keşfetme fırsatı buldu. Günümüz açısından bakınca, müze, modern ve çağdaş olmak üzere iki dönemin mimari stillerini bir araya getiriyor.

Ana bina, bir dizi alçak sütun üzerinde duran uzun, alçak bir yapı. Kıvrımlı tümsekler, onu cüretkar bir biçimde yeni ek binaya bağlıyor. Uzunluğu 200 m’den fazla olan bu yapılar bir bütün olarak komplekse sorunsuz bir şekilde entegre edilmiş gibi görünüyor.

Bu tümsekler, binanın en önemli özelliklerinden biri olarak görülüyor ve iki mimari çağ arasında bir bağlantı oluşturuyor. Modern ve aynı zamanda fütüristik bir yer altı tüneli de Göz’ü müzenin ana kısmına bağlıyor.

Oscar Niemeyer Müzesi – çalışmalarının doruk noktası

Oscar Niemeyer Müzesi özgün tasarıma sahip bir bina

Kısacası, bu bina Niemeyer’in hayatının çalışmalarının doruk noktası olarak görülüyor. Cesur stili ve kıvrımlı çizgileriyle Oscar Niemeyer Müzesi, bu mimari ustasının imzasının da fantastik bir temsili.

Müzenin içinde, kariyerine yansımalarını okuyabileceğiniz, sadece mimarın çalışmalarına adanmış bir alan da bulabilirsiniz. Şüphesiz ki, Niemeyer; şekiller, eğriler ve güzel, çekici yüzeyler hakkında son derece tutkuluydu.